Yolunkenarına 150 kadar adam ve erkek çocuk cesedi dizilmişti – vurulup gömülmüşlerdi. Küçük bir nehir vardı, dağlardaydık, çok güzel bir yerdi – orada bunları düşündüm uzun süre – çevremde diziliydiler ve ben oradaydım, kimisi yirmi kez vurulmuştu, elleri arkadan bağlanmıştı
Elbetteki Ay-Han, Türk mitolojisinde Ay’ı temsil eden sembolik bir ad ıdı. Türklere göre ay, erkek idi. “Ay-Ata” deyim ve adları, buradan geliyordu. Türk-Moğol efsanelerinde “Ay’ı, çocuk doğurtan bir baba olarak” da görüyoruz. Meselâ Cıngız-Han’ın
Afacançocuk Toto'yla tanıştığımızda Caillou'nun babasının sürekli evde kalarak nasıl para kazandığını açıklama sıkıntımız katmerlendi. Çünkü şu Toto denen afacanın annesiyle babası ayrıydı. Down sendromlu bir çocuğun çok sevdiğimiz cizgi filmi Punky'de ise babanın neredeyse yok olması başka bir sıkıntıydı.
1 Karışacak Bir Baba Olmadığından Daha Özgür Olurlar 2. Ama Daha Çocukluktan Ailesine Sahip Çıkma İçgüdüsüyle Büyüdüğünden, Bu Özgürlük Onlara Pek Bir Şey İfade Etmez 3. Kendilerini de Korumak Zorunda Olduklarından Daha Sert Karakterli Olurlar 4. Kapı Zillerinde Bile Daha Ufak Yaşlarda İsimleri Yazılır. Bu ''Evin Reisi'' Olduğun Anlamına Gelir. 5.
Cinselbir ayrım söz konusu değil, bir erkek için annesinin taşıdığı önemi çok iyi bildiğimden söylüyorum bunu. 1. Her mayıs ayında aynı hüznü tekrar yaşarsınız. 2. Çünkü koruyucu meleğiniz artık yanınızda değidir. 3. Başkalarının anneleri ile çeşitli aktiviteler yapmalarına tanık olursunuz.
Vay Tiền Nhanh. büyüdüğünde en iç acıtan anıların sahibi olan çocuktur. kıyamam .. büyüdüğünde en iç acıtan deneyimlere sahip olacak çocuktur. büyüyemez. her uzayış büyümek değildir zira. kompleks sahibi olma ihtimali çok yüksektir. onu bunu kıskanma, farklı biriymiş gibi davranma. babandan zerre sevgi görmemiş bir kız çocuğu isen de büyüyünce herkesin babasıyla ilişkilerini kıskanıp bok atma, arkadaşlarının sevgililerini elinden almaya çalışma, her erkekte baba şefkati arıyorum hesabı ortalık malı olma. emi çocuğum? kendi ruhunun acısını, büyüdüğünde çevresindekilerin ruhunu acıtarak dindirmeye çalışması muhtemel bir sadece anne ve baba sevgisi bile yetmez bir çocuk için, yüzünüze bakan her çocuğua gülümseyin. büyüdüğünde eşinden anne/baba sıcaklığı, şefkati bekleyecek çocuktur. ilerde sorunlu bir birey olur. ne kadar gizlemeye çalışsa da hep nefret vardır içinde. sergilediği davranışlar, söylediği sözler hep bu nefret yüzündendir. büyüdüğünde genelde sanatçı olur. büyüdüğünde kendi de sevgisini kolay kolay ifade edemeyen biri olur. rahatça "seni seviyorum" diyemez mesela. ya da canımlı cicimli olamaz hiç bi arkadaşıyla. biraz mesafe bırakır hep. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Doğum yapan bir kişi olarak anne, çocukları için kesinlikle çok önemli bir role sahiptir. Aslında, çocuk ile anne arasındaki bağ, henüz anne karnındayken inşa edilmiştir. Annenin bakımı da çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimini büyük ölçüde etkileyecektir. Ancak çocuk annesiz büyürse ne olur?Kaynak Dayton Çocuk HastanesiÇocuğun hayatında annenin bulunmaması, çeşitli faktörlere bağlı olarak farklı etkilere sahip büyük etkenlerden biri çocuğun annesini kaybetmesine neden olan olaydır. Kimi ölüm nedeniyle terk edildi, kimi boşanma sonucu ayrıldı, kimi de aynı evde veya yakınlarda yaşadıkları halde terk edildi. Ek olarak, annenin öldüğü zamanki çocuğun yaşı gibi diğer faktörler de çocuğun kayıp duygularına nasıl tepki vereceğini birlikte, annesiz yaşam, çocuğun duygusal durumu üzerinde kesinlikle büyük bir etkiye sahip olacaktır. İlk başta, kendi düşünceleri üzerinde durup annenin ayrılışının nedenlerini sorgulama özellikle ihtiyaç duydukları ilgiyi ve sevgiyi bir anneden alamadıklarını hatırladıklarında kendilerini yalnız hissedebilirler. Cevabı alamadığınızda, çocuklarınız kızacak ve hayal kırıklığına çocukların sıklıkla ani duygusal değişiklikler yaşamasına neden olur. Bu değişiklik, etrafındaki insanlarla iletişim kurmayı zorlaştıran büyüyen çocukların güven düzeyi düşüktürAnne sevgisi olmadan büyüyen çocuklar, hem kendilerine hem de başkalarına düşük düzeyde güven duyma eğilimindedir. Bu genellikle annelerinin figürü tarafından ihmal edilen çocuklarda görülür. İhmal edilmek çocukları genellikle değersiz olarak, çocuklar her zaman kendi yeteneklerinden emin değiller ve şüpheli hissederler. Bir başarı elde etmeyi başardıklarında, mutlu hissetmek yerine, başarının kendi başına bir çaba değil, sadece bir servet olduğunu büyüdükçe diğer insanlarla ilişki kurmakta zorluk çekebilirler. En yakın kişi olarak anne istediği sevgiyi bile vermediğinde, çocuk başka insanlardan almayı beklemek nedeniyle annesiz yaşayan çocuklarda yukarıdaki etkiler genellikle yaşanmasa da, en yakınlarını sonsuza kadar kaybetmek kesinlikle çocukta duygusal izler çok uzun süre yas tuttuklarında ve üzüntüyü durdurmanın bir yolunu bulamadıklarında, depresif belirtilere daha duyarlı hale gelirler. Çevresinden geri çekilme ve akademik performansında eskisine göre bir düşüş yaşama eğiliminde bir çocuk yetiştirmekAnnesiz bir çocuk yetiştirmek kolay olmayabilir. Özellikle de yakın zamanda karısını kaybeden bir babaysanız. Ancak, çok uzun süre üzülmeyin. Yardımcı olmak için yapabileceğiniz bazı şeyler şunlardırÇocuğunuza tüm dikkatinizi verin. Özellikle çocuğunuz tek ise, annesiz yaşayan çocuklar genellikle kendilerini yalnız hissederler. Çocuklarla oynamak için zaman programı izin vermiyorsa, her çalıştığınızda ilgilenecek uygun, lisanslı bir çocuk bakım merkezi veya bakıcı spor yapmak veya resim derslerine katılmak gibi zevk aldığı etkinliklere dahil edin, çocukları daha önce hiç yapılmamış etkinlikleri denemeye de davet evcil hayvan evlat edin. Bu yöntemin stresi ve üzüntü duygularını azalttığına her yolculuktan sonra yerine ayakkabı koymak ve oyun oynadıktan sonra odayı toplamak gibi küçük kurallar uygulayarak disiplini ve besleyici yiyecekler sağlayın. Bu sizi ve çocuklarınızı sağlıklı tutmak için zor bir dönemden geçerken çocuklarınıza karşı dürüst olmak kötü bir şey değildir. Çocuklara bunun yakında geçeceği ve annenin varlığı olmasa bile her şeyin yoluna gireceği konusunda güvence vermeye devam edin. Çocuğunuz semptomlar göstermeye ve davranışta ciddi değişiklikler göstermeye başlarsa, hemen bir konsültasyona gidin.
Geçen yazıda Türk toplumunda ailenin geçirdiği dönüşüme dair giriş yapıldıktan sonra çocukların olmasıyla ailenin farklı bir mahiyete dönüştüğü ifade edildi. Boşanma durumunda çocukların yaşadıkları hal ve durumlar alternatifler halinde şu şekillerde sunulabilir BOŞANMA DURUMU 1 ANNESİZ BÜYÜYEN ÇOCUKLAR Ailede anne çocuklara sevgi, güven ve bakımı sunan kişidir. Annesiz büyüyen bebekler güven ve bağlanma noktasında duygusal sorunlar yaşayabilirler. Mesela ileri yaşlarda bağımlı kişilik yapısı kazanabilmekte ve kaybetmeye/yalnız kalmaya karşı aşırı tepki verebilmektedirler. Hatta bu kaygılarından dolayı kronik depresyonlara dahi yatkın olabilirler. Diğer bir ifadeyle annenin yokluğu çocuğun başkalarıyla ilişki kurmasında her iki uçta da dengesiz ilişkiler kurmasına yol açabilmektedir. Mesela annesiz büyüyen çocuk, güvenlik arayışıyla kısa zamanda yanlış kişilere aşırı bağlanabilmektedir. Hatta bağımlılık ilişkisi geliştirebilmektedir. Diğer uçtaki tepki ise güven yoksunluğu ve ilişki kuramama şeklinde ortaya çıkabilir. Çünkü çocuk, sevgi ve güven etrafında ilişki kurmaya yönelik zihinsel ve davranışsal kalıpları çoğunlukla annesinden öğrenmektedir. BOŞANMA DURUMU 2 BABASIZ BÜYÜYEN ÇOCUKLAR Ailede "baba" çocuğa sevgi, sorumluluk, sosyallik, eğlence, öz güven, zorluklarla mücadele, saygı ve babalık gibi rollerini öğretmektedir. Babasız büyüyen erkek çocuklar sorumluluk, başarı, babalık, diğer insanlarla geçinme, karşı cinsle ilişki kurma ve saldırgan huylarını kontrol etme gibi konularda eksik kalmaktadır. Araştırmalara göre, 5 yaş öncesi ebeveyn boşanması yaşayan erkek çocukların akademik başarılarının diğerlerine göre daha düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Babasız büyüyen kız çocukları ise otorite, sınır ve kural konularında sorunlar yaşayabilmektedir. Babanın sağladığı koruma alanlarında yoksun olduğu için mütereddit, içine kapalı ve iletişim yetileri zayıf olabilmektedir. Babasız büyüyen kız çocukları karşı cinsle sağlıklı ilişki kurmakta zorlanabilmektedir. Ayrıca babasız büyüyen çocuklarda insan ilişkilerinde tepkisel bağlanma bozukluğu sorunu ortaya çıkabilmektedir.[1] ANLAŞAMAYAN EŞLER AİLE İÇİNDE KAVGA, İSTİSMAR VE ŞİDDETİN OLUŞTUĞU AİLELER Resmin diğer tarafında anlaşamayan anne -babanın yanında, yani aile içinde kavga ve şiddetin ağırlıklı olduğu ailelerde büyüyen çocuklar bulunmaktadır. Bu çocuklar da birçok boyuttan olumsuz durumlarla yüz yüze kalmaktadır. Sevgi, huzur ve mutluluğu yakalayamayan ailelerde kavga, istismar ve zamanla şiddetin farklı boyutları kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum çocuk üzerinde büyük bir tahribata sebep olmaktadır. Çocuk, ailenin sosyal etkileşimi içinde olgunlaşmaktadır çünkü ailede duygularını, düşüncelerini nasıl ifade edeceğini doğrudan veya dolaylı yollarla öğrenmektedir. Diğer bir ifadeyle çocuk yaşadığı ailenin ve çevrenin sosyal davranış modellerini benimser; çünkü anne ile baba arasındaki duygusal alışveriş bunun için model oluşturur. Fakat geçimsizlik, kavga, şiddet ve istismarın yoğun olduğu ailelerde çocuklar büyük zararlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Yaşanılan kötü durumların şiddetine ve yoğunluğuna göre değişiklik gösteren çocuk üzerinde olumsuz durumlar oluşabilmektedir. Bunlar 1. Kişilik gelişimi; düşük benlik saygısı, olumsuz duygusal durum veya hayat görüşü, anksiyete, depresyon, intihar, intihar düşünceleri, 2. Entelektüel gelişim; düşük akademik başarı, öğrenme güçlüğü, değer yargılarında bozukluk, 3. Sosyal beceriler; anti sosyal davranışlar, bağlanma sorunları, başkaları için düşük sempati ve empati, uyumsuzluk, cinsel uyumsuzluk, bağımlılık, saldırganlık, şiddet ve suçluluk, 4. Duygusal gelişim; duygusal ani değişkenlik, kişilik sorunları, duygusal kütlük, dürtü kontrol sorunları, öfke, 5. Fiziksel sağlık; büyüme geriliği, somatik yakınmalar, bozuk erişkin sağlığı ve yaşam sevinci zayıflığı nedeniyle yüksek ölüm oranları. Sonuç olarak, boşanma sonucu oluşan sosyal düzenle veya anlaşamayan eşlerin devam ettirdiği, kavga, istismar ve şiddetin yoğunlaştığı ailelerde yetişen çocuklar olumsuz durumlar yaşayabilirler. Sağlıklı bir aile ortamının yitirilmesi-evli veya boşanılmış olsun- çocuklar için bir yıkımdır. Ana amaç sağlıklı aile ortamının korunmasıdır. Bu ortamın yitirilmeye başlandığı durumlarda genel sözlerden ziyade her bir aile için aile içi dinamiklerin anlaşılması, tarafların faydasını koruyacak çözümlerin üretilebilmesi çok daha önemlidir. Evliliğe devam etmenin mi boşanmanın mı iyi olacağını ancak ailenin özel durumları belirleyebilir. Prof. Dr. Atilla Arkan [1] John Bowlby "bağlanma teorisiyle" attachment theory güven kavramı üzerinden çocuğun sağlıklı duygusal gelişimini açıklamaktadır. Çocuklar güvenle bağlandıkları önce anne olmak üzere sonrasında babalarının davranış kalıplarını görerek, yaşayarak ve taklit ederek düşünme şemalarını şekillendirirler. Bowlby'e göre, 3 tür bağlanma vardır 1 Güvenli, 2 Kaygılı-kararsız, 3 Kaygılı- kaçınmacı. Bağlanma durumları yaşam boyu çocuk üzerinde etkisini gösterir. Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Çocukların duygusal, davranışsal ve sosyal gelişimleri açısından ebeveynleri ile kurdukları ilişki, ileride sağlıklı bir yaşama sahip olmalarında oldukça önemlidir. Ebeveynlerinden birinin veya her ikisinin eksikliği çocuk için oldukça etkileyici sonuçlara sebep olabilir. Ancak babasızlığın getirebileceği psikolojik bozukluklar annelerin alabileceği bazı önlemlerle, annesizliğin getirebileceği psikolojik bozukluklar da babaların alabileceği bazı önlemlerle azaltılabilir ya da tamamen önlenebilir. Anne ve baba figürünün çocuğun gelişim sürecinde büyük rol oynadığı bilinen bir gerçekliktir. Her iki ebeveynin de çocuğun hem sosyal hem duygusal hem de psikolojik gelişimine katkısı çok büyüktür. Günümüzde aile kurumunun geçirdiği dönüşüm ve yeni aile formlarının ortaya çıkışı, toplumsal değişimin bir sonucudur. Bu dönemde görülen önemli sosyal olguların başında tek ebeveynli ailelerin sayısındaki artış gelmektedir. Tek ebeveynli aile, bir ebeveyn ile yaşayan çocuk ya da çocuklardan oluşan aile olarak tanımlanmaktadır. Tek ebeveynli aile formunun ortaya çıkma nedenlerine bakıldığında ebeveynlerden birinin ölümü, uzun süreli ya da sürekli yokluğu veya boşanma ve tercih durumu gibi faktörler olduğu görülmektedir.[1] Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Yapılan araştırmalar günümüzde evlilik oranlarının azaldığını, boşanma oranlarının ise arttığını göstermektedir. Türkiye’de 2017 yılında yapılmış istatistiki çalışmalardan elde edilen verilere göre, evlenen çiftlerin sayısı 2016 yılında iken, 2017 yılında %4,2 azalarak olmuştur. Buna karşın boşanan çiftlerin 2016 yılında olan sayısı, 2017 yılında %1,8 artarak olmuştur. 2017 yılındaki boşanmaların %38,7’sinin evliliğin ilk beş yılı içinde, %20,7’sinin ise evliliğin 6-10. yılı içinde olan çiftler arasında gerçekleştiği görülmüştür.[2] Batılı ülkelerde boşanma oranlarının yükselişiyle birlikte tek ebeveynli ailelerin sayısı da artmıştır. OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ülkelerinde ABD, Avusturya, Kanada, Fransa, Hollanda, Lüksemburg, Almanya, İtalya, İngiltere, Belçika, Danimarka, İrlanda, Yunanistan, İsviçre, İsveç, İspanya, İzlanda, Norveç, Portekiz ve Türkiye tüm çocukların yaklaşık %15’i ya annesiyle ya da babasıyla yaşamaktadır, yani tek ebeveynlidir. Amerika’da da boşanma oranlarına paralel olarak tek ebeveynli ailelerin sayısında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda, Amerika’da doğan çocukların hemen hemen yarısının 18 yaşına girmeden en az bir süre tek ebeveynli ailede yaşayacakları öngörülmektedir.[3] Türkiye’de toplam hane halklarının %7,8’inde yalnız ebeveyn ve çocuklar yaşamaktadır. Bunların %1,6’sı baba ve çocuklarından, %6,2’si ise anne ve çocuklarından oluşmaktadır. Nüfusumuzun %1,1’i baba ve çocuklarından, %4,6’sı anne ve çocuklarından oluşan hane halklarından teşekkül etmektedir.[4] Evlilik dışı doğan bebeklerin sayısına bakıldığında, Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat’ın yayımladığı bir raporda, Avrupa Birliği AB ülkelerinde evlilik dışı doğum oranlarının arttığı görülmektedir. 2016 yılı verilerinin baz alındığı Eurostat araştırmasına göre, her on bebekten altısının evlilik dışı dünyaya geldiği Fransa, %59,7’lik oranla 2016’da AB’de evlilik dışı bebeklerin en çok doğduğu ülkedir. Fransa’yı takiben Bulgaristan ve Slovenya %58,6 ile listede ikinci sırada gelmektedir. Evlilik dışı doğumların en çok görüldüğü diğer ülkeler ise %56,1’le Estonya, %54,9’la İsveç, %54’le Danimarka, %52,8’le Portekiz ve %50,4’le Hollanda’dır. Türkiye’de evlilik dışı dünyaya gelen bebeklerin oranı ise %2,9’dur.[5] Amerika ve İngiltere’de bu oran %40,2, Almanya’da %35, Belçika’da %52,3 olarak hesaplanmıştır.[6] Savaşlar, doğal afetler ve benzeri felaketlerden dolayı anne babasını kaybedip yetim veya öksüz kalan çocukların oranlarına bakıldığında, UNICEF Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu ve sivil toplum örgütlerinin yaptığı araştırmalar, durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Araştırma sonuçlarına göre, bugün dünyada 140 milyondan fazla çocuğun hayatlarını öksüz ve/veya yetim olarak sürdürdüğü görülmektedir. Bir diğer araştırmaya göre, birçok ülkede devam eden savaşlar, çatışmalar, kuraklık, salgın hastalıklar ve kıtlık gibi nedenlerle her gün yakın çocuk anne ve/veya babasını kaybedip öksüz ve/veya yetim kalmaktadır. Bu da her yıl 3,5 milyon civarında öksüz/yetim nüfusunun ortaya çıktığına işaret etmektedir.[7] Anne ve/veya Baba Kaybının Etkileri Ebeveynlerinden her ikisini veya birini çeşitli nedenlerden dolayı kaybeden ve onlarsız büyümek zorunda kalan çocuklar, kimlik oluşturma sürecinde birçok zorlukla karşılaşmakta; psikolojileri bu durumdan son derece olumsuz etkilenmektedir. Elbette ebeveyni olmayan her çocuk psikolojik veya sosyal problemler geliştirecek diye bir durum söz konusu değildir fakat şu da bir gerçektir ki, çocukların gelişim çağında veya yetişkinlik çağında ebeveynsiz kalması, gözlemlenebilir şekilde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Anne; çocuğa hayatı boyunca bakım veren, sevgi gösteren, her türlü ihtiyacıyla ilgilenen, eğitimine destek olan ve geleceğe hazırlayan, güven aşılayıp en özelinin bile paylaşılabildiği bir figürdür. Yoksunluğu durumunda bütün bu maddi manevi ihtiyaçların karşılanması sekteye uğramaktadır. Baba figürü ise; çocuğa sevgi, sorumluluk, sosyallik, eğlence, öz güven, zorluklarla mücadele, saygı ve babalık nedir öğreten bir konumdadır. Boşanma, vefat, hastalık vb. nedenlerle ebeveynsiz yahut tek ebeveynle büyümek zorunda kalan çocukların eylemlerine bakıldığında bağımlılık, saldırganlık, öfkeyi kontrol etmede ve stresle başa çıkmada güçlük, akademik başarı düzeyinde düşüş, cinsel kimlik problemleri gibi birçok olumsuzlukla karşılaşılmaktadır. Konu daha detaylı incelendiğinde; anne babasız büyüyen çocuklarda görülebilecek başlıca problemleri duygusal, davranışsal ve sosyal problemler olarak sınıflandırmak mümkündür. Davranışsal Problemler Yaşam Becerileri Eksikliği Bir insan nasıl sever, yaşadığı zorluklar karşısında nasıl güçlü durur, çevresine karşı saygılı olmayı, güven vermeyi nasıl öğrenir, kendini ve sevdiklerini nasıl korur, nasıl başarılı olur, nasıl para kazanır ve benzeri birçok yaşamsal beceri, bir çocuğun ebeveynini gözlemleyerek zamanla öğrendiği değerlerdir. Çocuğun gerek akademik gerekse sosyal becerilerinin gelişmesine ve daha aktif olmasına yardımcı olmaya çalışan baba, çocuğun hayatından çıkınca bu alanlardaki becerilerde gerileme ve yaşıtlarına nazaran yavaşlama görülebilir. Yaşam becerilerinin ebeveynin olmadığı durumlarda nasıl etkilendiğini inceleyen birçok araştırma, ebeveyn kaybı yaşayan çocukların daha düşük notlar aldığını ve yaşıtlarına göre daha çekingen, daha içe kapanık olduğunu göstermiştir. Suç İşleme Özellikle ebeveyn kaybı sonrası duygusal olarak hassaslaşan ve duygularının dışavurumunu öfke ile gerçekleştiren çocuğun suç işleme oranı, diğer çocuklara kıyasla daha fazladır. Terk edilmişlik hissi ağır basan çocuk, yaşadığı yalnızlık ve hayal kırıklığı sonucu öfke geliştirip bu öfkeyi çevresine yansıtabilmektedir. Saldırganlık neticesinde kavgaya karışma, suç işleme, anti-sosyal davranışlar sergileme, şiddet eylemleri gerçekleştirme veya otorite tanımamadan kaynaklı kural tanımazlık ve sosyal uyumsuzluk, çocuğu daha kolay suç işler hale getirebilmektedir.[8] Madde Kullanımı Günümüzde yaygın bir şekilde ve çoğunlukla gençler arasında kullanılan maddeleri tüketen bağımlıların oranlarına bakıldığında tek ebeveynli veya ebeveynsiz çocuk ve gençlerin azımsanamayacak sayıda oldukları görülmektedir. Bu gençler, başlarında herhangi bir rehber ve kontrol eden otorite figürünün olmamasından kaynaklı, madde kullanımına daha çok meyletmektedir. Özellikle sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımı, boşanmış ailelerin çocukları ya da anne babası olmayan gençler arasında çok yaygındır. Yapılan araştırmalara göre, boşanmış ailelerden gelen bireylerin sigara içme oranları %14 iken boşanmamış ve ayrı olmayan ailelerden gelenlerde bu oran %9’dur. Hayatının herhangi bir döneminde alkol bağımlılığı olanların oranı boşanmış ailelerden gelen bireylerde %18,2 iken boşanmamış ailelerden gelenlerde bu oran %13,1’dir.[9] Başka bir araştırma sonucu ise, eroin bağımlılarının %50’den fazlasının boşanmış ailelerden geldiklerini ortaya koymuştur.[10] Cinsellikle İlgili Problemler Cinsellik konusuna ebeveyni olmayan kız ve erkek çocukların verdiği tepkiler birbirinden farklılık göstermektedir. Kızlarda genellikle sevgi arayışı ve buna bağlı olarak da küçük yaşta cinsel ilişkiye girme durumu söz konusu olabilmektedir. Baba figürünün boşluğunu dolduracak bir ilişki arayışına girebilen bu gençler arasında yaşıtlarına nazaran daha erken yaşta flörtleşme, daha fazla cinsel aktivitede bulunma ya da erken yaşta evlilik ve erken yaşta gebelik gibi durumlar gözlemlenebilmektedir. Ancak tam tersi bir şekilde cinsel ilişki kurmada güçlük çekme durumu da görülebilmektedir. Erkek çocuklarda ise, baba figürünün eksikliği neticesinde cinsel kimlikle ilgili kafa karışıklıkları oluşabilmekte, sağlıklı rol model olan babanın yokluğu sonucu cinsellikle ilgili bazı sıkıntılar yaşanabilmektedir. Sağlık Problemleri Ebeveynini kaybeden çocukların genel sağlık durumlarında da gözle görülür problemler ortaya çıkabilmektedir. Dil becerilerinin gelişmesi etkilenebilmekte, konuşmalarında yavaşlama veya ciddi bir travmaya dönüşen vakalarda kekemelik görülebilmektedir. Bunun yanı sıra tensel temastan, göz kontağından rahatsız olma, yeme ve uyku bozuklukları da oluşabilmektedir. Birçok araştırma, bu çocukların yaşadığı rahatsızlıkların çoğunun aslında psikosomatik rahatsızlıklar olduğunu, tamamen içinde bulundukları zorluklar neticesinde ortaya çıktığını açıkça ortaya koymuştur. Özellikle ebeveyn kaybı yaşayan çocuklarda depresyon, anksiyete bozuklukları, fobiler, öfke ve stres kontrol problemleri, astım, baş ağrıları, mide rahatsızlıkları ve intihar teşebbüsleri görülmesi, bu araştırma sonuçlarını kanıtlayıcı niteliktedir. Ayrıca regresyon denilen birtakım gerileme davranışları da yine bu dönemde gözlemlenebilmektedir. Bunlardan başlıcaları; parmak emme, yatağı ıslatma, anne babaya vurma, anne babaya aşırı düşkünlük gösterme, ağlama ve bebeksi konuşma şekli geliştirmedir. Akademik Başarısızlık Psikoloji profesörü Hetherington ve arkadaşları Camara ve Fatherman ; ebeveyn yokluğu ve akademik başarının araştırıldığı 58 çalışmayı analizlerinde; tek ebeveynli ailelerin çocuklarının daha düşük notlar aldıklarını bildirmektedirler. Babanın başta olduğu durumlarda erkek çocukların notlarının olmayanlara kıyasla daha iyi olduğu saptanmıştır. Ayrıca, babanın olmadığı evde anne, otoriteyi güç kullanarak sağlamakta, bunu yaparken de erkek çocuğun agresyonunu bastırmaya çalıştığı belirtilmektedir.[11] Duygusal Problemler Güven Duygusunda Zedelenme Birçok ailede baba, koruma sağlayan kişidir. Bu yüzden baba çocuğun hayatından çıktığında boşluk hissi ve güvensizlik gelişir. Çocuk bu durumda kendini nasıl koruyacağını, zorluklara karşı nasıl mücadele vereceğini bilemeyebilir. Bundan sonra eve kim para getirecek, nasıl geçinilecek, annesini ve kardeşlerini kim koruyacak gibi sorularla boğuşan çocuk, bu korku ve güvensizlik hissi ile ileride anskiyete bozuklukları da geliştirebilir. Sevgi Yoksunluğu İnsanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri sevgidir. Bebeklikten itibaren başlayan gelişim sürecinde sevginin yeri çok büyüktür. Sevgi ihtiyacını anne ve babasından karşılayan bebek, çocuk, yetişkin her zaman bu duygusal bağa ihtiyaç duyar. Fakat ebeveyn yoksunluğunda sekteye uğrayan bu sevgi ihtiyacının karşılanması için çocuklar farklı yollara başvurabilirler. Özellikle babalarına çok düşkün olan kız çocukları bu sevgi ihtiyacını ileride kendilerine biraz ilgi gösteren ilk karşılaştıkları kişiyle yahut kendilerinden yaşça oldukça büyük biriyle tamamlamaya çalışabilir; ya da tam aksi yönde, başka bir insanı sevmekte ve bağlanmakta güçlük çekebilirler. Görüldüğü üzere, babasız büyüyen kız çocuklarının ilişkileri ve duyguları bu yoksunluk sebebiyle değişkenlik gösterebilmektedir. Öfke ve Saldırganlık Ebeveynini kaybeden çocuklar yalnız kalmanın da verdiği kaygı ile ne yapacağını bilememe ve yoksunluk hissettikleri için ebeveynlerine karşı, hayata karşı ve kendilerine karşı öfke besleyebilir, çevrelerindeki herkesi suçlayabilir ve saldırgan tavırlar sergileyebilir. Özellikle kayıp henüz çok yeni ise ya da çocuk yas sürecinde ise, bu tarz davranışsal ve duygusal tepkiler çok sık gözlemlenir. Saldırganlığın yanı sıra içe kapanıklık, ağlama ve çocuksu birtakım eylemler de görülebilir. Özgüven Eksikliği ve Aşağılık Kompleksi Annesiz veya babasız büyüyen çocukların yaşadığı zorluklardan biri de diğer çocuklara nazaran daha kusurlu, daha aciz veya daha değersiz olduklarını düşünmeleridir. Bu tarz düşünceler ister istemez aşağılık kompleksinin gelişmesine yol açabilir ve diğer çocuklarla kendilerini kıyaslamaları neticesinde de özgüven eksikliği gibi problemleri gün yüzüne çıkarabilir. Bu yanlış düşünce düzeltilmediği sürece çocuk kendini değersiz ve mutsuz görmeye devam edecektir. Sosyal Problemler Kanunlara ve Toplumsal Kurallara Uymada Güçlük Zaman zaman birer otorite figürü olarak da görülen anne ve baba, çocukların hayatını disipline etmede ve yön gösterip yardımcı olmada önemli rol oynar. Anne baba eksikliklerinde çocuklar, özellikle de erkek çocuklar, herhangi bir otorite figürüne yeniden bağlanmada ve uyum sağlamada ciddi güçlükler yaşayabilirler. Biraz daha kural tanımaz, asi ve dik başlı olmalarının nedeni, yeni otoriteye karşı geliştirdikleri adaptasyon problemidir. Bu süreçte bu çocuklar evi terk etme, okulu asma, toplumsal kuralları çiğneme veya toplum malına zarar verme, anne babası olan çocuklara nazaran daha asi, saldırgan ve kontrolsüz olma gibi eylemler sergileyebilirler. Bu eylemleri gerçekleştirirken çoğu zaman amaç, psikolojilerinin yaşadıklarından etkilenmesinden kaynaklı olumsuz yönde dikkat çekmeye çalışma ve sevgi, ilgi arayışıdır. İstismar Çocuk istismarında, anne veya babanın herhangi birinin olmaması ya da doğumun bir diğer ebeveyn olmadan yapılması, ciddi risk bu durum çocuğun üzerindeki sorumluluğu arttırmaktadır. Bu sorumluluklara, küçük yaşta çalışmaya başlaması, ileride doğacak kardeşlerine bakacak olması, ebeveynin dışarıda çalışması sebebiyle bir takım ev işlerini yapmak zorunda kalması örnek verilebilir. Bahse konu durumlar çocuğu istismar ve ihmal açısından açık hedef haline getirebilmektedir.[12] Boşanma, ölüm veya hiçbir zaman bir araya gelememe gibi durumlardan dolayı tek başına çocuk yetiştiren, çoğunlukla anneden oluşan ailelerde istismar daha sık gözlemlenebilmektedir. İstismar, bu durumda ya ayrılma nedeni olan sebeplere ya da yalnız kalmanın ebeveyne yüklediği strese bağlanabilir.[13] Çocuk İstismarı İçin Risk Faktörleri[14] Toplumsal/Kurumsal Yüksek suç oranı Sosyal servislerin yokluğu veya azlığı Yüksek fakirlik oranı Yüksek işsizlik oranı Çocukla İlgili Prematüre Düşük doğum ağırlığı Fiziksel veya zihinsel özürlü çocuk Hiperaktif veya huysuz çocuk Doğumdan sonra çeşitli sebeplerle uzun süre anneden ayrı kalma Aileyle İlgili Çocuklukta fiziksel veya seksüel istismar öyküsü Ebeveynlerin genç yaşta evlenmesi Tek ebeveyn Üvey ebeveyn Duygusal yetersizlik Zayıf iletişim yeteneği Kendine saygı azlığı Alkol-uyuşturucu bağımlısı ebeveyn Sosyal destek eksikliği Aile içi şiddet Ailesel yeteneklerin eksikliği Yeni bebeğe sahip olmanın aşırı stresine hazırlanma eksikliği Çok çocuklu aile Eğitimsizlik Ailede ruhsal hastalık İstenmeyen gebelik Benimsenmeyen çocuk Sonuç Çocukların duygusal, davranışsal ve sosyal gelişimleri açısından ebeveynleri ile kurdukları ilişki, ileride sağlıklı bir yaşama sahip olmalarında oldukça önemlidir. Özellikle kız çocuğu için anne, erkek çocuğu için de baba rol model değeri taşımaktadır. Ebeveynlerinden birinin veya her ikisinin eksikliği çocuk için oldukça etkileyici sonuçlara sebep olabilir. Ancak babasızlığın getirebileceği psikolojik bozukluklar annelerin alabileceği bazı önlemlerle, annesizliğin getirebileceği psikolojik bozukluklar da babaların alabileceği bazı önlemlerle azaltılabilir ya da tamamen önlenebilir. Bu konuda akrabaların, arkadaşların, öğretmenlerin ve çocukların gözünde değeri olan diğer insanların, yani toplumun da üzerine düşen roller azımsanamayacak ölçüdedir. Çünkü çocuk, rol model alacağı ebeveyne sahip olamayınca ilk olarak yakınlarına danışacak, onları gözlemleyip rol model alacaktır. Bu sebeple toplumun anne babası olmayan çocuklara karşı vazifeleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri, ahlaki ve insani değerleri aşılamak; paylaşmayı, muhabbeti, empati kurmayı öğretmektir. Çocuk, anne babasız olmasına rağmen yalnız olmadığını hissederse, özgüveni desteklenip kaliteli bir iletişim kurulabilirse ve yakını olan birine sağlıklı bir şekilde bağlanıp onu rol model alabilirse yas sürecinden daha kolay çıkıp yaralarını sarabilecektir. Aksi halde, tek ebeveynle büyüyen yahut hem yetim hem öksüz olan çocukların olumsuz yönde etkilenen psikolojileri, gelecek hayatlarını da olumsuz etkileyecek ve toplumdan kopuk, ben merkezli, saldırgan ve yıkıcı özellikler taşıyan bir nesil yetişecektir. Özellikle Avrupa’da artan evlilik dışı çocuk doğumu ve bu durumun toplumda yarattığı ahlaki dejenerasyon da yine hem çocukları hem de toplumu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tarz yozlaşmalar, etik değerlerden uzaklaşma, moral değerleri hiçe sayma ve dinî öğretileri hayata geçirmedeki sıkıntılar, toplumların çöküşünü hızlandırmaktadır. İnsanlığın geleceği olan çocuklarda görülen psikolojik problemler hem toplumu hem eğitim sistemini hem siyasi yapıyı hem de aile kuramlarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Günümüzdeki saldırgan siyaset dili, dinî öğretilerden uzaklaşma, empati yoksunu ve ben merkezli yaşam, evlilik oranlarındaki azalma ve artan boşanma oranları, evlilik dışı ilişkilerin yaygınlığı, aslında daha küçük yaşlardayken yaşadıklarından etkilenen çocukların günümüzdeki yetişkinler olarak gerçekleştirdikleri yansımalardır. Sonuç olarak çeşitli nedenlerden dolayı ebeveynsiz ya da tek ebeveynli büyüyen çocuklarda gözlemlenen birtakım olumsuzluklara rağmen gerekli önlemler alınıp gelecek neslin inşasında ahlak, vicdan ve insani değerler gözetildiği takdirde, her çocuk bir umut kaynağıdır. Yetimlik ve öksüzlük her ne kadar zor deneyimler olsa da her yetim, öksüz çocuk problemli, sorunlu olacak diye bir genelleme yapılması hiçbir koşulda doğru değildir. Toplumun ve ailelerin bilinçlendirilip çocuğu desteklediği durumlarda her zaman ümit var olmak mümkündür. Unutulmamalıdır ki dünya tarihinde lider, siyasetçi, bilim insanı ve önemli görevlerde insanlığa hizmet eden anne ve/veya babası olmayan pek çok başarılı isim vardır. [3] F. Çaki, “Farklılaşan Dünyada Aile Politikaları ve Ailenin Geleceği”, Aile Sosyolojisi, Ed. Nazmi Avcı-Erdal Aksoy, İstanbul Lisans Yayıncılık, 2016,. [9] J. Pryor & B. Rodgers, Children inchanging families lifes after parental separation, London, UK, 2001, s. 56, 57. [10] “Uyuşturucu Kullanan Çocukların Aileleri Boşanmış Oluyor”, [12] “Understanding child abuse and neglect”, Panel on Research on Child Abuse and Neglect, Commission on Behavioral and Social Sciences and Education, National research Council. Washington, National Academy Press, 1993. [13] O. Polat, “Çocuk istismarında istismarcı ve kurban ilişkisi”, Çocuk Forumu Dergisi, 2000; 3 4 1.
Haberler > Sadece Annesini Erken Yaşta Kaybedenlerin Yaşadığı ve Bildiği 18 Durum - 1732 - 1912 12 yaşımdaydım annemi kaybettiğimde, üstünden tam 6 yıl geçti. Aslında bu içeriği öncelikle benim gibi erken yaşta annesini kaybeden erkekler için hazırladım, daha sonra da kadınlar için. Cinsel bir ayrım söz konusu değil, bir erkek için annesinin taşıdığı önemi çok iyi bildiğimden söylüyorum için şimdiden teşekkürler... 1. Her mayıs ayında aynı hüznü tekrar yaşarsınız. 2. Çünkü koruyucu meleğiniz artık yanınızda değidir. 3. Başkalarının anneleri ile çeşitli aktiviteler yapmalarına tanık olursunuz. Siz bu güzel anları, kızaran ve yaşlarla dolmaya başlayan gözlerinizle izler ve sadece hayalini kurabilirsiniz. 4. Sabahları sizi okşayarak uyandıran biri yoktur. O lanet alarm sesiyle, küfrederek başlarsınız güne. 5. Sabahları kahvaltınızı kendiniz hazırlarsınız ve birçok ev işini erken yaşta öğrenirsiniz. 6. Sizi öperek okula uğurlayan biri yoktur. 7. Ders çalışırken, kapı aralığından dikkatinizi dağıtmamaya çalışarak odanıza girip kek, kurabiye vb. bırakan biri de yoktur. 8. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite mezuniyet törenlerinizde birşeyler eksik kalır daima. Hele bir de annelerine diplomalarını gösteren, sarılarak kutlama yapan ve fotoğraf çektirenleri izlemek zorunda kalıyorsanız tadından yenmez annesizlik. 9. Anneniz hakkında size yöneltilen fakat cevaplamaktan çekindiğiniz sorular sürekli yakanızdadır. Çünkü sorunun cevabında annenizi kaybetmiş olduğunuzu, soruyu soran kişiye söylemeniz gerekir ve bunu öğrenen çevrenizdeki birçok insan bunun nasıl olduğuna dair başka başka sorular yöneltmeye Soruya cevap verdiğiniz için duymuş olduğunuz pişmanlık ve annenizi nasıl kaybettiğinizi anlatırken gözlerinizin dolmasına engel olmaya çalışmak. 10. Onsuz kutlanan doğum günleri ve onun yaptığı bisküvili-pudingli yaş pasta yerine dışarıdan alınan hazır pasta... Daima canımızı sıkar. 11. Onun doğum ve ölüm günlerinde, bayramlarda evden çıktığınızda ilk ziyaret edeceğiniz yer bellidir. 12. İlk kız/erkek arkadaş deneyiminizi paylaşabileceğiniz ve bu konuda tavsiye alabileceğiniz bir numaralı kişi yoktur yanınızda. 13. İlk kez terkedildiğinizde kanatları altına sığınacağınız birini ararsınız. Bulamayınca da kendi kendinizi avutmayı öğrenirsiniz 14. Annesiyle kavga eden ya da annesine bağıran birine tanık olduğunuzda öfkeden kudurursunuz. 15. Sigara-alkol gibi alışkanlıkları 18 yaşınızdan önce edinme olasılığınız yüksektir. 16. Yokluğuna alışırsınız, kendi ayaklarınız üzerinde durmayı yaşıtlarınıza göre daha erken yaşta öğrenirsiniz fakat özleminiz asla bitmez. 17. Düşünceli, depresif, dalgın, kırılgan, hassas ve agresif olduğunuz zamanlar diğer insanlara göre daha fazladır. 18. Fakat bir gerçeğin de farkındasınızdır Dünyanın en güçlü insanlarıdır annesiz büyüyen çocuklar!
annesiz büyüyen erkek çocuğun psikolojisi